ŞER'DEKİ HAYIR... ERIS DISCORDIA - Laden Baygın
Astroloji, karma, felsefe, ezoterik ve okült konulara dair yazılarımı, çevirilerimi, videolarımı ve alıntılarımı bulabileceğiniz web siteme hoş geldiniz.
Zafer Özyiğit Troy Karma & Kehanet Astroloji Ekolü Sola Unitas Yaşam ve Takım Koçluğu

ŞER’DEKİ HAYIR… ERIS DISCORDIA

“Size özgür olduğunuzu anlatmaya geldim. Yıllar önce bilincim, insanlığı kendi gelişimleri için terk etti. Bu gelişimin tamamlanmaya yaklaştığını görebilmek için geldim ancak korku ve yanılgılardan engellendiğini gördüm. 

Kendinize psişik zırhlar yapıp onlara büründünüz, vizyonunuz kısıtlı, hareketleriniz acı dolu ve hantal, cildiniz pörsümüş ve ruhunuz güneşin altında pişmiş adeta. Ben kaosum! Ben sanatçılarınızın ve bilim adamlarınızın üzerine ritimler inşa ettikleri özüm. Ben çocukların ve soytarıların mutlu bir anarşi içinde güldüğü ruhum. Ben kaosum!

Hayattayım ve size özgür olduğunuzu söylüyorum!”

                                                                                                                                                                        Eris Discordia 

Yazıma tanrıça Eris’e günümüzde (hala) tapınan grupların kutsal kitabı Discordia’dan bir parça alıntılayarak başladım. Yunan mitolojisindeki tanrıça Eris, Roma mitolojisinde Discordia olarak karşımıza çıkmaktadır. Adını ağzımıza almaktan dahi çekindiğimiz bu mitolojik karakter ve astrolojide çok da fazla bilinmeyen bir cüce gezegen olan Eris’e kapsamlı bir bakış atalım:

Eris’in 21.10.2003 yılında çekilen ilk fotoğraflarını takiben 5 Ocak 2005 tarihinde Mike Brown tarafından saat 11:20’de (1) varlığı resmi olarak kanıtlanmıştır. Eris’in gelişi bulunduğu günden yaklaşık 10 gün önce gerçekleşen Hint Okyanusu depremi ile iddialı bir şekilde kendini göstermiş ve 230.000’den fazla insanın ölümü ile aynı zamana denk gelmiştir. Aynı yıl Amerika’yı vuran Katrina kasırgası, yine milyonlarca dolar zarar ve 1836 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanmıştır. Bu cüce gezegenin buluşunu takiben uzaydaki karanlık maddenin %22 (dark matter) ve karanlık enerjinin %74 oranında bulunduğu ispatlanarak bilim dünyasında büyük heyecan uyandırmıştır. Gezegenler bulundukları tarihi takip eden seneler içerisinde etkilerini hızlı bir şekilde insanların hayatlarına sokarlar. Örneğin Pluto gezegeninin keşfini takiben atom çekirdeğinin bölündüğü kanıtlanmış ve nükleer güç bulunmuştur. Neptün gezegeninin bulunuşu sonrasında ise anestezinin keşfi gerçekleştirilmiştir. Eris’in bulunur bulunmaz Pluto’yu gezegenlikten çıkartarak bilim adamlarını ikiye bölmesi gezegenin astrolojik etkilerini anlamamız için harika bir örnektir!

Rakamlar ve astronomik veriler ile Eris’i incelememiz gerekirse;

  • Eris ilk bulunduğunda gezegen olarak kabul edilmiştir ve cüce gezegen olan Pluto’nun gezegenlikten çıkarılmasına sebebiyet verecek derecede bilim dünyasını ikiye bölmüştür. Sonrasında Eris de Pluto, Haumea, Make Make ve Ceres gibi cüce gezegen mertebesinde bırakılmıştır.
  • Eris’in Güneş etrafındaki orbiti 559,07 senedir. Bu süre Pluto’nun orbit periyodunun (248 yıl) yaklaşık iki katıdır.
  • %44’lük bir ekliptiğe sahip olarak gezegensel etkilerini güçlü bir şekilde yaşatmaktadır.
  • 1163 km’lik yarıçapı ile birlikte Pluto’dan (çok az) bir miktar daha küçüktür ve yüzeyi Pluto’nunkine benzer şekilde kayalı bir yapıdadır.
  • Eris Kuiper Belt takım yıldızında bulunur ve ekseninin diğer gezegenlere göre daha elips olduğu gözlemlenmiştir.
  • Eris’in bir adet uydusu vardır ve ona mitolojideki Eris karakterinin kızı Dysnomia’nın adı verilmiştir. Dysnomia “kargaşa, kanunsuzluk, düzensizlik, anarşi, kanun tanımazlık, yolsuzluk anlamlarına gelmektedir.

Eris’in neden bu denli kötücül bilindiğini anlamak için önce mitolojisini anlamamız gereklidir.  

… doğurdu azgın yürekli Kavga’yı.

Bu şirret kavga tanrıçası Eris de

Birçok tanrılar doğurdu sonradan …(*)

Eris; anlaşmazlık, intikam, kavga, hırs, bölme, fesatlık tanrıçası… Kaos’tan doğma Nyx (gece) ve Erebus (y.n: Ourobous – karanlık) kardeşlerin çocuklarından biri olan Eris, Ares’in (Mars) de kardeşi olarak mitolojik tarihe adımını atar (2). Nyx’in diğer çocukları da tüyler ürperten Moros (ecel/felaket tanrısı), Keres (yeraltı dünyası Hades’in koruyucusu), Thanatos (ölüm), ikizi Hypnos (uyku tanrısı), Moira’lar (kader tanrıçaları Klotho, Lakhesis ve Airopos); Hesperid’ler (Batı’nın kızları), Nemesis (öç alma/intikam tanrıçası), Geras (ihtiyarlık tanrısı) ve Oneiori’dir (kâbus /rüya tanrısı).

Eris’in çocukları da yine çarpıcı görevleri olan arkeşiplerdir ve şu şekilde sıralandırılır:

Lethe (unutma), Dysnomia (düzen bozukluğu – aynı zamanda Eris cüce gezegeninin uydusudur), Ponos (korku, acı tecrübe, pathesis, zahmet), Limos (açlık/kıtlık) (3), Algos (ızdırap, fiziksel acı), Hysmine (dalaşma, kavga), Makhe (savaş, muharebe – aynı zamanda Truva’daki Hector’un karısı; savaşta yenilir ve tecavüze uğrar), Phonos (cinayet), Androtaksia (toplu kıyım, katliam), Ate (gaflete düşme), Horkos (yemin).

Bu arkeşiplerin tamamı Eris’i oluşturur. Eris bu başlıklarda oluşabilecek en ufak bir duraksama, kararsızlık, güvensizlik çatlağından hızlıca içeri girip kişiyi etkisi altına alır ve hınzır bir eda ile kanına girip olayı daha büyük kitlelere erişecek şekilde büyütür. Eris etkisi aslında budur.

Eris’in mitolojisi ne yazık ki ağırlıklı olarak Truva savaşına sebep olan karakter ile sınırlı bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Yazının ileri bölümlerinde Eris’in yıldız haritasına bakarak daha fazla bilgi almaya çalışacağız. Truva savaşı tarihsel olarak bazı çevreler tarafından hiç gerçekleşmemiş olarak kabul görse de yine de birçok tarihçi tarafından kabul edilmektedir. Salt bu konu son derece derin olup farklı kaynaklara göre farklı anlatılar taşısa da biz Eris ile ilgili olan kısmından biraz bahsederek kısa bir şekilde üstünden geçeceğiz ve hikayeyi Donna Rosenberg’in Dünya Mitolojisi eserinden alıntılayarak Truva’ya gideceğiz…

…“Hekabe, Kral Priamos’un karısı, doğurmak üzereyken bir kâbus görür. Bebek yerine, yılanlar dolanmış bir meşale doğurmaktadır. Rüyasını kâhinlere anlattığında, bebeğin öldürülmesi gerektiğini, Troya’nın yok olmasına yol açacağını söylerler. Bebek doğunca, Hekabe ve Priamos Paris adını verdikleri bebeği iki sadık hizmetçisine verir ve öldürülmesini emrederler. Hizmetçiler Paris’e kıyamaz, onu dağda ölmeye bırakırlar, açlıktan veya vahşi hayvanlarca parçalanarak öleceğini düşünürler. Ama bir çoban karı-koca Paris’i bulur. Onu oğulları gibi yetiştirirler. Yıllar sonra, bu çoban çocuğun boğası, Kral Priamos’un hizmetçileri tarafından Paris’in ölüm yıldönümünde yapılan şenlik yarışmaları için ödül olmak üzere seçilince, genç adam oyunlara katılır ve bütün yarışmaları kazanır. Apollon’un kehanet yeteneği verdiği Priamos’un kızı Kassandra, bu gencin gerçekte öldü sandıkları oğulları olduğunu açıklar. Böylece anne-babası Paris’i evlerine alır.

Paris henüz çobanken, sonunda Troya’nın yıkımına yol açacak olan olay gerçekleşir. Olympos’un efendisi Zeus, deniz tanrıçası Thetis ile büyük ölümlü kahraman Peleus’un evliliklerini kutlamak için bir düğün yapar. Kavga tanrıçası Eris dışında bütün tanrı ve tanrıçaları davet eder çünkü düğün tartışma yeri değildir. Çok kızan Eris de (gizlice) düğüne gelir. Katılmasına izin verilmeyince, salona bir altın elma atar ve bunun en güzel tanrıça için bir armağan olduğunu söyler (y.n: Elmayı Hesperit’leri kandırrak Yaratılış bahçesinden çalmıştır). Bütün tanrıçalar altın elmaya sahip olmak isterler, ama sonunda Hera, Athena ve Aphrodite dışındakiler bu arzularından vazgeçerler. Üç tanrıça, Zeus’tan en güzelin hangisi olduğuna karar vermesini ister ama Zeus karısıyla iki kızı arasında seçim yapmak istemez. Bunun üzerine ulağı Hermes’e altın elmayı ve üç tanrıçayı İda Dağı’na götürmesini, orada koyunlarını güden Paris’e seçimi yaptırmasını emreder. Üç tanrıça da Paris’e özel bir armağan verirlerse kendisini seçeceğini düşünmektedirler. Hera “Paris, elmayı bana verirsen, sana olağanüstü zenginlik vereceğim ve seni bütün ölümlülerin yöneticisi yapacağım” der. Athena “Elmayı bana verirsen Paris, seni ölümlülerin en cesuru ve bilgesi yapacağım, savaşta yenilmez ve bütün sanatlarda yetenekli olacaksın” der. Ve son olarak Aphrodite “Elmayı bana verirsen Paris, sana Kral Tyndareos’un kızı, dünyanın en güzel kadını Helena’yı vereceğim” der. Aphrodite için, Helena’nın Sparta kralı Menelaos’la zaten evli olması önemli değildir ve bu durumu Paris’e söylemez. Paris en çok Aphrodite’nin armağanını beğenir, elmayı ona verir ve o andan itibaren Hera ve Athena bütün Troyalılardan nefret ederler. Sonra Paris Sparta’ya gider, dokuz gün Menelaos’un ve Helena’nın konuğu olur. Menelaos bir yolculuğa çıkınca Paris Helena’yı kendisiyle Troya’ya gitmeye ikna eder. Helena dokuz yaşındaki kızını evde bırakır, bütün eşyasını alır ve o gece Paris’le denize açılır…” 

Çoğumuzun da bildiği üzere sonrasında kızılca kıyamet kopar ve tüm tarih kaynaklarında dünyanın yönünü değiştirecek derecede etkili olduğu vurgulanan Truva savaşları başlamış olur. En basitinden Eris’in bulunduğu sene gerçekleşen yüksek oranlı ölümler ile Truva savaşındaki kitlesel ölümleri birbirine ilintileyerek konumuzu yavaş yavaş astrolojiye bağlayabiliriz.

Yine de bunun öncesinde Eris hakkında şu ana kadar oluşan aşırı olumsuz bakış açısını biraz kırmak istiyorum zira Eris’in dualitenin kaynağı olabilecek güçlü bir mitolojisi olduğuna inanıyorum. Bu anlamda az sayıdaki kaynaklar içerisinde Hesiodos’un Eris’e bakış açısı klasik yorumlardan daha farklı ele alınmıştır.

Şöyle anlatır ozan Hesiodos Eris’i:

“…

İki türlü Kavga vardır dünyada,

Biri övülmeye değer, öteki yerilmeye.

Özden apayrıdır bu iki Kavga,

İnsanı kanlı savaşa götürür birisi,

Öteki Kavga’yı daha önce doğurdu Karanlık

Göklerdeki tahtında oturan Kronosoğlu

Toprağın özüne kattı onu.

İnsanlara yararlıdır o Kavga,

O Kavga ki eli tutmaz insanları hile işe sürükler.

Eris insanları çalışmaya itelediği gibi, aralarında yarışmaya, birbirine imrenerek daha çok kazanmaya da özendirir:

Başkası çift sürerken, ekin ekerken,

Evini barkını düzenleyip zengin olurken

Sen yerinde hoş oturabilir misin?

Mal mülk edinen komşuna imrenirsin..

İşte bu Kavga’dır insanlar için hayırlı Kavga!

Çanakçı çanakçıya imrenir, dülger dülgere,

Dilenci dilenciyi kıskanır, ozan ozanı.

(Hesiodos), Perses’e bu Kavga’dan yana olmasını salık verirken, kötü kavgadan sakınıp, pazar yerlerinde onunla bununla tartışacağına, ambarını buğdayla doldurmaya bakması ve önce karnını doyurmağa önem vermesini öğütler.

“Hak yemeğe can atan” yargıçlara rüşvet dağıtmakla bir sonuca varılamayacağını vurgulayarak, yargıçlara şöyle çatar:

Bilmez o kafasızlar ki

Yarım daha büyük olabilir bütünden,

Bir tutam ebegümecinde, bir ot yapracığında ,

Bilmezler ne hazineler saklı olduğunu.

…”

Hesiodic anlatıma göre iki tür Eris vardır. İyi Eris ve kötü Eris. Kötü Eris taş kalpli olarak tanımlanmaktadır ve insanları ve tanrıları çatışmaya sürükler. Bu Theogona’daki “tiksindirici, nefret uyandıran” Eris ile aynıdır ve tüm yıkıcı güçleri doğuran Nyx’in kızıdır. Her ikisi de Olimpia kurallarının dışında davranmaktadırlar. Bununla birlikte iyi Eris’in varlığı da Zeus’un güçleri ile alakalıdır zira nasıl ki Zeus gurur ve aşağılanma, ün ve rezillik arasındaki dengeyi kurmakla yükümlü ise Eris’in etkilerinin de bu şekilde dengelenmesini gözetmelidir. Yazının ilerisinde Hesiodos’un bu yorumlarının harita ile de desteklendiğini görüyor olacağız. Emek ve işgücü Zeus’un insanlara armağanlarından biri olarak okunmaktadır ve çalışarak kendini ve ailesini geçindirenlerin iyi Eris etkisi altında kalarak tanrıların gözünde önem kazanacağı inanışı görülmektedir. Nasıl ki Zeus insanoğlundaki başarı ve başarısızlık arasındaki köprüyü oluşturuyor ise iki Eris de bu anlamda birbirlerini tamamlamakla yükümlüdürler.

Bazı tarihçilere göre Truva savaşı sonrası Troyalılar dünyanın her yerine dağılıp bugünkü Dünya düzenin temellerini atmışlardır. Bütün bunlardan yola çıkarak aslında Eris’i bu kadar fazla yermenin bir noktada haksızlık olduğunu düşünüyorum. Dışlanmış, sevilmeyen ve varoluşu gereği kavga/hinlik/kıskançlık/korku gibi (çocuklarını hatırlayalım) duyguları yaşatmak ile görevli tanrıça Eris elbette sevilmeyecekti. Bununla birlikte günümüzde “kelebek etkisi” olarak bilinen “Eris etkisi’nin” önemini hafife almamamız gerektiği düşüncesindeyim.

Eris’in Truva hikayesinde yaptıkları elbette kulağa hoş gelmemektedir. Hırsızlık, nifak, kıskançlık ve sonunda binlerce insanın ölümüne ve toprağından olmasına sebep verecek büyük bir savaş! Peki her zaman bol şekerli ekmek kadayıfı yiyebilir miyiz? Ya da sürekli avuç avuç acı pul biber? İşte bana göre Eris efekti biraz bununla ilgilidir. Pisagor’cu yaklaşıma göre tanrının sayısı Monad’dır yani bir! Kaos, gizlilik, bilgeliktir. Duad ise cehalet olarak adlandırılır çünkü ayrılık duygusu vardır. Mamafih cehalet, doğası itibari ile bilgeliği doğurur ve karşılığı ikidir. İki olmadan Triad’ın sembolizmleri olan dostluk, merhamet, barış, adalet, ölçü, erdem gibi seviyelere erişilemez. Benzer şekilde Mısır’ın Hermetik öğretisinde insanın 7 mertebesinden ikincisi “Ank”tır ve hayat kuvveti anlamına gelmektedir. İşte tam da bu yüzden Eris görevini yerine getiren bir pişişedir çünkü ikilik oluşturur.  Elmanın üzerine “Kallisti” yani “En güzel olana” yazmıştır. Elma Dünya ise en güzel olmayı isteyen bizler değil miyiz?

Eris’i daha da yakından tanımak için resmi olarak keşfedildiği 2005 yılına gidip haritasını birlikte irdeleyelim:

 

Eris’in doğum haritasını incelediğimizde Güneşi Vega’da ve MC ile kavuşan Oğlak burcu bir karakter ile karşılaşıyoruz. MC’de Güneş’i olan kişiler çok güçlüdürler. Bu yerleşimin kalpsiz/kapitalist Vega’da olması ve Sirius’u tam karşısına alması, Eris’in savaşların ve yıkımların arkasındaki güç sahibi kişilerin en sağlam destekçilerinden biri olduğunu gösteriyor. 15 Derece “görev” derecesidir. Bu anlamda Eris’in görevini bir vega profesyonelliği ile ele aldığını düşünebiliriz. 12. Evde dahilik ile delilik arasında gidip gelen Uranüs Fomalhaut sabiti ile kavuşumda ve retro gibi çalışan ileri pozisyonunda. 11 derece Koçta’ki yükselenin verdiği ruhsal karakter ile aslında dünyayı kurtarmaya gelen bir enerji olduğunu da gösteriyor bizlere. 12. Evdeki Uranüs kanunlara uymamak ya da düzene isyan etmek için gizli bir istek duyar. Bu da beklenmedik değişimlere taşır kişiyi. Bu görünüm iç dünyayı kaotik ve anlaşılmaz kıldığı için birey kişiliğinin bölündüğünü hissedebilir.   

Burcu Oğlak ve yükseleni Koç’ta olan bu enerji bombası haritada Pluto KAD’a 120’lik yapıyor ve amacına ulaşmasında büyük yardımcı olacağını gösteriyor Hades’in diyarının. Buna tam karşıtlık yapan Hades ise “yerim bol” der gibi karşıtlık yapıyor Pluto’ya; gönderin gelsin diyor dişlerinin arasından! 23 derecede olması Askeri olaylar ile (yani savaşlar ile) canınızı yakacağım der. Karşısına aldığı Merkür bunu iletişim yolu ile de rahatlıkla gerçekleştireceğini söylüyor. Öyle ki günümüzde twitter üzerinden yapılan savaşlara ve birkaç tweet yüzünden giden canlara baktığımızda haritanın nasıl karaktere oturduğunu gözlemleyebiliyoruz. Aynı şekilde Merkür’ün bulunduğu derece yanındaki Ras Alhague etkisindeki Pluton ile sıvı ve kimyasal patlamalar yolu ve hatta deniz savaşları yolu ile gündem yaratacağını göstermekte. Venüs’ün derecesine baktığımızda ise Eris’in para piyasalarına kapalı kapılar ardında gerçekleşen birtakım ayinler yolu ile etki ettiğini ve hatta insanları “para aşkı” ile büyüleyip ikilik doğurduğu şeklinde yorumlayabiliriz.

17 derecedeki Lilith wasat sabiti enerjisi içerisinde Satürn ile Yengeç’te kavuşmuş. Vahşet, yıkım anlamındaki bu sabit birtakım zehirler ve gazlar sebepli kanserden ölümlere de ciddi anlamda etki ettiğini anlatıyor.

Gece ve karanlıktan doğan Eris bu enkarnasyonunda sanki Jüpiter’den destek alıyor gibi sembolizmalara baktığımızda! İlahi yardımın “kötü polisi” gibi çıkıyor adeta karşımıza. Yay’daki Antares adım Mars bunu doğrularcasına “Siz bir olmayı öğrenene kadar canlarınızı alacağım. Gizli kapaklı işleyen her bir sistemin sonucunda toplu kayıplar, büyük acılar yaşatacağım” diyor ve bizleri şeffaflaşmaya doğru zorluyor.

Acrux’taki Ay’ın Akrep burcunda Ceres ile kavuşumu ilginç bir gösterge. 7. Evde meydana gelen bu kavuşum bence günümüzde Eris’i tanrıları olarak gören grubu temsil ediyor. “Discordianizm” adı altında birleşen Eris’e tapınanlar Kaos olmadan iyiliğin ortaya çıkamayacağını biraz da “ironik” bir şekilde savunuyorlar kendi kutsal kitaplarında. Eris bu kombinasyonda onu sevenlere annelik yapan ama Akrep sembolizması altında davranan bir karakterde… Ay’ın haritada geçmiş yaşamı gösterdiğini göz önünde bulundurursak Eris karakterinin önceki yaşamda bencillik, kıskançlık, hasetlik, öfke ve kin/intikam duygularının esiri olduğunu görebiliriz. Aslında ihtiyaç duyulmaya ve karşılıklı duygusal paylaşımda bulunmaya büyük özlem duyan bir psişe var karşımızda. Neptün karesi büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını gösteriyor bizlere. Dışlanmak kimin kalbini kırmaz ki? Sembolik olarak dişil prensip direkt olarak öz (matter), doğa ve toprak (ana) ile bağlantılıdır. İngilizcedeki matter (öz) ve mother (anne) kelimeleri aynı etimolojiden gelmektedir ve her ikisi de matrix kelimesi ile ilişkilidir ve matrix rahim demektir. Dişiliğin his ve duygulardan geçtiğini biliyoruz; bu durumda Ay ve Ceres’in bu konumlanmasında Eris’in ekolojik krizler, insanların doğa ile ilişkisi ve bireylerin insan psişesindeki duygusal bağa ihtiyaç duyması olarak yorumlayabiliriz. Bunların göz ardı edilmesi bu dişil prensibi sinirlendirecek ve vahşi tepkiler vermesine sebep olabilecektir…

“Ölüm anına hazırlanmak için kişi bırakma süreci yoluyla her gün küçük ölümler deneyimleyi öğrenmelidir. Bırakma ilk başta korkutucu gelebilir ama aslında hayat/ölüm/yenilenme döngüsünün kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu dönüştürücü süreçte eski olan ölmeden yeni hiçbir şey doğamaz.” – Asteroid Tanrıçalar

Jüpiter ve Venüs’ün arasındaki ilişki Hesiodos’un söylemlerini destekler gibi adeta. Korku, zalimlik, zahmet, savaş, ıstırap, kavga yani Eris’i oluşturan çocuklarının sembolizmleri bizleri Yay – Terazi – Venüs  – Yay aksında döndürüyor. Bu anlamda günümüzde tüm bu duyguların “para” ve “maddiyat”; “güç” ve “zenginlik” sebepli yaşandığını görüyoruz.

Mevcut günlerde Satürn, Pluto ve Jüpiter gibi yavaş hareket eden gezegenler Oğlak burcunda stelyum halindeler. Satürn ve Pluto Oğlak burcunda birkaç yüzyılda bir kavuşum meydana getirirler. Bu kavuşum yüzlerce yıllardır insanlığa büyük dönüşümler getirmişlerdir. Ancak hiçbiri günümüze değin anın haritasında Eris’i karelememişlerdir. Şu anda Oğlak’taki stelyum Eris’e kare yapmaktadır ve Eris’in haritasında da MC’sinin ve Güneş’inin tam tepesinde gerçekleşmektedir. Yani bölücü dişil enerji iş başında! Neler yaşadığımıza bakınca bunu anlamak daha da kolaylaşıyor. Para sistemleri çökerken insanoğlu kendini evlere kapatıyor ve toprak ANA bir derin nefes alıyor. Önümüzdeki süreçte savaşların ne yazık ki arttığını ve bildiğimiz sınırların daha da bölündüğünü, minik devletçiklerin ortaya çıktığını göreceğiz. Belki çok yakın zamanda ileri teknolojiyi kullanmayı kabul edenler ile etmeyenler arasında büyük bir ikilem yaşandığına şahit olacağız. İyi Eris bizlere toprağın ve çalışmanın önemini hatırlatırken bunu kötü Eris’i kullanarak yapacak. Jüpiter ve Pluto an itibari ile Eris’in Chiron’u ile tam kavuşumdadır. Chiron’un bulunduğu anın haritasına göre burcu artık Akrep’tir. Pluto, Eris’in yaralarına şifayı büyük yıkımlar ve dönüşümler yaşatarak getirecektir.

Son olarak biraz Eris’in haritalardaki etkilerinden bahsedelim. Eris haritalarda birleştiği her gezegenin ilgili olduğu konu hakkında ikilem yaratır. Özellikle bulunduğu ev konusunda kişiye mutlaka bir büyük sıkıntı yaşatır. Örnek vermek gerekirse 5. Ya da 11. Evdeki bir Eris kürtaj yaşamanıza sebep olacakken 2. Evdeki bir Eris para konularında bitmeyen sorunların göstergesi olacaktır. Ay düğümleri ile kavuşumda olan Eris hayatınızda bitmeyen çıkmazlar yaşatırken Jüpiter ile kavuşan bir Eris bereketinizi her zaman kısıtlayacaktır. Özellikle Eris’in karşıt ve kareleri çok sıkıntılıdır ve haritada özenle incelenmelidir. Güneş Eris kavuşumları bireyin düşüncelerini direkt ikiye böleceğinden kişiyi hayatında çok zorlayabilir. Eris haritada dokunduğu yeri zora koşar. Güneş’i Koç’ta yüceldiği için sevinenlere, 1930’dan beri Koç burcunda seyahatini sürdüren Eris’in başka planları vardır…

 Bazı gök cisimlerine karşı geliştirilebilecek tek koruma yüksek idrake sahip olmaktır. Uranüs, Pluto, Neptün ya da Eris gibi güçlü vibrasyonları olan karmik gökyüzü karakterlerine, mantralar ya da esmalar çekmek; klavetler tekrarlayıp koruyucu taşlar takmak fayda etmez. Bu tarz gezegenlerin olumsuz etkilerini ancak haritamızdaki konuları ve konumlarına göre idrak geliştirip buna göre davranarak hafifletebiliriz. Bazı gezegenler ya da gök cisimleri diğerlerine nazaran daha fazla saygı beklerler ki Eris de bunlardan biridir.

Özetle Eris haritalarımızda Lilith gibi karanlık ve dişil bir enerjidir ancak karanlık var ise aydınlık da mutlaka vardır. Hayat bir dualitedir ve Eris dualitenin en önemli sembolizmlerinden biridir.

Laden – 06.04.2020

  1. Astronom Mike Brown Eris’in bulunduğu saati sonraki bir röportajında özel olarak astrologların soracağını tahmin ettiği için not ettiğini belirtmiştir.
  2. Bazı kaynaklara göre eşi ya da yoldaşı olarak geçmektedir.
  3. Hesiodos’a göre Limos, Logos/Logoi olarak geçmektedir ve yalanlar (Pseudai), ve kavgalar (Neikea) gibi Eris’ten doğma olarak ele alınır. Limos, zahmet çekmek anlamına da gelmektedir.

Kaynaklar:

Asteroid Tanrıçalar – Demetra George & Douglas Bloch

The Power of Fixed Stars – Joseph E. Rigor 1979

Gizli Benliginiz -Astrolojinin 12. Evi – Tracy Marks

The Principia Discordia

Donna-Rosenberg-Dunya-Mitolojisi Syf 90-91

Sabahattin Eyubolğu & Azra Erhat – Hesiodos Eserleri ve Kaynakları syf 25-26 Türk Tarih Kurumu Basımevi 1977

Pandora and the Good Eris in Hesiod – Jonathan P. Zarecki

Sonsuz İyilik Chrion – Sevgi Alis Yıldırım

Discovering Eris-The Symbolism and Significance of a New Planetary Archetype – Keiron Le Grice

Troy Akademi 

Görsel: British Museum

 

 

Yorum yok

Yorum Yaz

May 2020 Planetary Movements & Astrological Effects Sonraki Yazı